Yurt Dışında Kurulan Şirketin Türkiye’deki Vergi Yükümlülükleri

FT Danışmanlık
02-12-2025
Yurt Dışında Kurulan Şirketin Türkiye’deki Vergi Yükümlülükleri

Son yıllarda birçok Türk girişimci, Avrupa veya Orta Doğu ülkelerinde şirket kurarak uluslararası pazarlara açılmayı tercih ediyor. Almanya, Hollanda, İngiltere, Dubai gibi merkezlerde kurulan şirketler, Türkiye pazarına hizmet veya ürün satışı yaptıklarında çeşitli vergisel yükümlülüklerle karşılaşabiliyor.

2025 yılı itibarıyla hem Türk Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) hem de OECD’nin çok taraflı vergi anlaşmaları, yurt dışında kurulu şirketlerin Türkiye’deki faaliyetlerini daha yakından izlemektedir. Bu nedenle, yurtdışında kurulan bir şirketin Türkiye’de hangi koşullarda vergiye tabi olacağı net biçimde bilinmelidir.

Farklı ülkelerde iş kurma fırsatlarını değerlendirmek için hizmetlerimizi inceleyebilirsiniz:

Dar ve Tam Mükellefiyet Ayrımı

Türk vergi sistemi, mükellefiyet türünü yerleşiklik esasına göre belirler.

  • Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu’na göre, Türkiye’de kanuni veya iş merkezi bulunan şirketler tam mükellef (tüm dünya kazançları üzerinden vergilendirilir) kabul edilir.
  • Yalnızca Türkiye’de elde ettikleri kazançlar üzerinden vergilendirilen şirketler ise dar mükellef kabul edilir.

Yurt dışında kurulan bir şirket, Türkiye’de kanuni merkezi bulunmadığı sürece tam mükellef sayılmaz. Ancak Türkiye’de daimi temsilci, şube, ofis veya bağımlı çalışan bulunduruyorsa, burada elde ettiği kazançlar için Türkiye’de vergiye tabi olur.

Bu durum, özellikle Avrupa’da şirket kurup Türkiye’de faaliyet göstermeye devam eden girişimciler için kritik öneme sahiptir. Çünkü Türkiye’de fiilen iş yürütülmesi, “iş yeri” (permanent establishment) oluşturabilir ve bu da Kurumlar Vergisi yükümlülüğü doğurur.

İş Yeri (Permanent Establishment) Kavramı

Türkiye’nin OECD Model Vergi Anlaşması’na uygun olarak benimsediği “iş yeri” kavramı, yalnızca ofis veya mağaza gibi fiziksel alanlarla sınırlı değildir.

  • Bir kişinin Türkiye’de sürekli olarak yurt dışı şirket adına sözleşme yapması, mal satması veya hizmet sunması da iş yeri sayılabilir.
  • Örneğin Almanya’da kurulu bir şirket, Türkiye’de temsilci aracılığıyla satış yapıyorsa veya Türkiye’deki müşterilere düzenli danışmanlık hizmeti veriyorsa, bu faaliyet Türkiye’de vergiye tabidir.
  • Aynı şekilde, Türkiye’deki banka hesabı üzerinden tahsilat yapılması veya Türk çalışan istihdam edilmesi de iş yeri oluşumuna işaret eder.

Bu nedenle yurt dışında şirket kurarken, Türkiye’deki operasyonel bağlantıların doğru yapılandırılması gerekir.

KDV ve Hizmet İthalatı Uygulaması

Yurt dışında kurulu şirketlerin Türkiye’deki müşterilerine sağladığı hizmetler, Türk vergi sisteminde genellikle hizmet ithalatı olarak değerlendirilir.

Bu durumda, hizmetin alıcısı Türkiye’deki firmadır ve KDV sorumluluğu (sorumlu sıfatıyla) ona aittir.

  • Türk alıcı, yurt dışından aldığı hizmet için KDV 2 Beyannamesi ile KDV’yi beyan eder ve aynı tutarı KDV 1 Beyannamesi'nde indirilecek KDV olarak kaydeder (İndirim hakkı varsa).
  • Bu sistem “tersine KDV” (reverse charge) olarak bilinir.

Eğer hizmet Türkiye’de tüketiliyorsa (hizmetten Türkiye'de faydalanılıyorsa), KDV mutlaka Türkiye’de doğar. Bu ayrım, dijital hizmetler, yazılım, danışmanlık ve reklam hizmetleri gibi alanlarda büyük önem taşır.

Stopaj (Gelir Vergisi Kesintisi) Yükümlülüğü

Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasında yürürlükte olan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları (ÇVÖA), stopaj uygulamasında belirleyici rol oynar. Bu anlaşmalar, aynı kazancın hem Türkiye’de hem de yurt dışında vergilendirilmesini önler.

Ancak bazı durumlarda Türk şirket, yurt dışındaki hizmet sağlayıcısına yaptığı ödeme üzerinden stopaj kesmek zorundadır.

  • Örneğin teknik hizmet, yazılım, mühendislik veya danışmanlık ödemelerinde (gayri maddi hak bedelleri), Türk vergi kanunları genellikle %20 oranında stopaj öngörür.
  • Eğer ilgili ülkeyle (örn. Almanya, Hollanda) anlaşma varsa, bu oran genellikle %0–%10 aralığına düşebilir.

Bu nedenle yurt dışındaki şirketin mukim olduğu ülke ile Türkiye arasında anlaşma olup olmadığı mutlaka kontrol edilmelidir.

Transfer Fiyatlandırması ve Bağlantılı İşlemler

Türkiye’de yerleşik bir kişi, kendi yurt dışı şirketiyle ticari ilişki içindeyse, bu durum “ilişkili kişi” işlemi olarak değerlendirilir.

Örneğin bir girişimci Hollanda’da kurduğu şirket üzerinden Türkiye’deki firmasına hizmet faturası kesiyorsa, bu faturadaki fiyatların emsallere uygunluk ilkesine göre belirlenmesi gerekir.

Transfer fiyatlandırması raporlaması yapılmadan veya emsallere aykırı belirlenen fiyatlarla yapılan işlemler, vergi idaresi tarafından “örtülü kazanç dağıtımı” olarak yorumlanabilir. Bu durumda hem kurumlar vergisi matrah farkı hem de cezalı stopaj doğabilir.

FT Danışmanlık olarak, yurt dışında kurulu Türk sermayeli şirketlerin Türkiye ile olan ticari ilişkilerini OECD transfer fiyatlandırması standartlarına göre analiz ediyor, hem Türkiye hem Avrupa mevzuatına uygun raporlar hazırlıyoruz.

Dijital Hizmetler ve Yeni Vergi Yükümlülükleri

2025 yılı itibarıyla Türkiye’de Dijital Hizmet Vergisi (DHV) uygulaması yürürlüktedir.

  • Yurt dışı merkezli şirketlerin Türkiye’de reklam (Google, Meta vb.), yazılım, e-ticaret platformu veya dijital içerik hizmeti sunması halinde, bu kazançlar DHV kapsamına alınır.
  • Oran %7,5’tir ve beyan yükümlülüğü hizmeti sağlayan yurt dışı şirkete aittir.
  • Bu durum, global firmaların yanı sıra Türk girişimcilerin sahip olduğu Avrupa merkezli dijital hizmet şirketlerini de kapsayabilir.

Dolayısıyla dijital hizmet sunan firmaların Türkiye’de "DHV mükellef temsilcisi" ataması gerekebilir.

Kâr Dağıtımı ve Türkiye’ye Transferler

Yurt dışında elde edilen kârların Türkiye’ye getirilmesi, döviz mevzuatı bakımından serbesttir. Ancak bu transferlerin temettü (dividend) olarak yapılması durumunda, Türkiye’deki ortak (gerçek kişi) için gelir vergisi doğabilir.

Bu gelir, yurt dışında (örn. Almanya'da) zaten vergilendirilmişse, Türkiye’de ÇVÖA kapsamında mahsup hakkı tanınır.

  • Örneğin Almanya’da kurulan bir şirket 100.000 Euro kâr etmiş ve kurumlar vergisi ödemişse, Türkiye’deki ortak bu geliri beyan ederken Almanya'da ödenen vergiyi Türkiye'deki vergiden düşebilir.
  • Bunun için çifte vergilendirme anlaşmasının geçerli olması ve vergi ödeme belgelerinin (mukimlik belgesi vb.) ibraz edilmesi gerekir.

Vergi Bilgi Paylaşımı (CRS) ve Denetimler

Türkiye, OECD’nin Common Reporting Standard (CRS - Otomatik Bilgi Paylaşımı) sistemine taraf ülkeler arasındadır.

  • Bu sistem, ülkelerin birbirlerine vatandaşlarının finansal hesap bilgilerini otomatik olarak iletmesini sağlar.
  • Dolayısıyla bir Türk vatandaşının yurt dışında açtığı şirket hesabı ve kişisel hesap bakiyeleri, belirli koşullarda Türkiye Gelir İdaresi Başkanlığı'na bildirilir.

Bu uygulama, vergi şeffaflığını artırırken, beyan edilmemiş gelirlerin tespitini kolaylaştırmıştır. 2025 itibarıyla GİB, CRS kapsamında 100’den fazla ülkeden gelen verileri aktif olarak analiz etmektedir.

Sonuç olarak; yurt dışında kurulan bir şirketin Türkiye ile ticari veya finansal bağı varsa, vergisel yükümlülükleri de devam eder. Yanlış sınıflandırma (iş yeri oluşumu), eksik beyan (KDV 2) veya stopaj hataları, hem Türkiye’de hem yurt dışında cezai yaptırımlara neden olabilir.

Bu nedenle şirket yapılanması, sözleşmeler ve faturalama süreçleri kurulmadan önce bütüncül bir vergi planlaması yapılmalıdır.

FT Danışmanlık olarak, yurt dışında şirket kurmuş veya kurmayı planlayan Türk girişimcilere; vergi yerleşikliği analizi, çifte vergilendirme danışmanlığı, transfer fiyatlandırması raporlaması ve dijital hizmet vergisi uyumu konularında profesyonel destek sunmaktayız.