İş Kazası Nedir?
İş Kazası, DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ (WHO)’ya göre önceden planlanmamış, çoğu kişisel yaralanmalara, makinelerin ve araç gereçlerin zarar uğramasına, üretimin bir süre durmasına yol açan olay olarak tanımlanır. İş yerinde veya iş gereklilikleri nedeniyle meydana gelen, kimi zaman ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen ihlaline yol açan olay da iş kazası tanımlarındandır.
İşçinin ölümü veya yaralanması ile sonuçlanmış iş kazaları nedeniyle işverenin tazminat sorumluluğu doğar. Bu sorumluluk kapsamında işçiler, iş kazası sebebi ile uğradıkları maddi ve manevi zararın tazminini işverenden iş kazası davası yolu ile talep edebilmektedirler.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 13. Maddesine göre iş kazası:
- Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
- İşveren tarafından yürütülen iş nedeni ile / sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyor ise yürütmekte olduğu iş sebebiyle,
- Bir işverene bağlı çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeni ile asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
- 4/1-a kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda
- Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıt ile işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hale getiren olay olarak tanımlanır.
İş Kazasının Unsurları Nelerdir?
Bir kaza/olayın iş kazası olarak nitelendirilebilmesi için dört unsurun halinde gerçekleşmesi gerekir. Bu unsurlar:
- Kazaya uğrayan kişinin sigortalı olması
- Kazalının hemen ya da sonradan bedenen ya da ruhen zarara uğramış olması
- Sigortalının yer ve zaman itibari ile 5510/13. Maddede sayılan hususlardan birine göre kazaya uğraması
- Kazada nedensellik “illiyet” bağının bulunmasıdır. Yani meydana gelen zarar, iş kazasından kaynaklanmak zorundadır.
İş Kazası Durumunda Yapılması Gerekenler
İşçinin yapması gerekenler vardır. Okumadan hiçbir belgeye imza atmaması, imza atacağı belge ve durumlarda kazanın anlatım tarzının doğru ve gerçeğe uygunluğunun kontrol etmesi, hastane muayenesi sırasında iş kazası olduğunu özellikle belirterek bildirmesi, hastane belgelerinin düzenlenmesi bakımında dikkatli olması, epikriz raporu ve hastaneden taburcu olurken hasta dosyasından suret alması işçinin yapması gerekenlerdendir. İlk aşamada bunların yapılmasının ardından, sonraki aşamada avukat yardımı ile hareket etmelidir.
İş Kazası Geçiren İşçinin Hakları Nelerdir?
İş kazası geçirmiş kişinin Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan talep edebileceği hak ve ödenekler ve işvereninden talep edebileceği tazminatlar vardır.
İş kazası geçiren işçinin SGK’dan talep edebileceği bazı haklar vardır. Bu haklar:
- Geçici işgöremezlik ödeneği,
- Sürekli işgöremezlik geliri
- Ölüm halinde hak sahiplerine ölüm geliri bağlanmasıdır.
İş Kazası Bildirimi
İş kazası durumunda 2 tür yapılması gereken bildirim vardır. Bu bildirimden birincisi kolluk güçlerine yapılan ve derhal bildirimdir. Bu bildirimin amacı ortada bir kaza olup olmadığının anlaşılmasıdır. İkinci bildirim ise kazadan sonraki 3 gün içinde SKG’ya yapılması gereken bildirimdir. İkinci bildirimin, bildirim yapmaya engel bir rahatsızlığın olmadığı takdirde üç iş günü içinde kuruma bildirilmesi gerekir.
İş Kazası Tazminat Davası
İşverenin, işçinin iş yerinde sağlığı ve güvenliğini sağlama yükümlülüğü vardır. Gerekli önlemlerin alınmaması sonucunda meydana gelmiş iş kazasında işçinin ölmesi ya da yaralanması durumunda işveren ve diğer ilgililer hakkında ceza davası, maddi ve manevi zararların tazmini için de iş kazası tazminat davası da açılabilir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 417/3. Maddesinde zararın hangi esaslarca tazmin edileceği düzenlenmiştir. İş kazası nedeniyle işverenin hukuki sorumluluğu doğar. Bu durumda aleyhine tazminata hükmedilmesi için iş yerinde, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmaması gibi kusurlu bir davranışın bulunması ve bu durumun sonucunda iş kazasının meydana gelmesi, illiyet bağının bulunması, kaza sonucunda işçinin bedenen veya ruhen zararının ortaya çıkması gerekir.
İş kazası sonucunda ortaya çıkmış zararların bir kısmı SGK tarafından karşılanır. İşverene yalnızca SGK tarafından karşılanmamış kısım için iş kazası davası açılabilir.
İş Kazası Hakkında Emsal Karar
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, sigortalının iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik oranında meydana gelen fark nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, manevi tazminat isteminin reddi ile 17.785,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 08.01.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; 08.01.2008 tarihli zararlandırıcı olayın Kurumca iş kazası kabul edildiği, SGK Maluliyet Daire Başkanlığı’nın tespit kararında davacı sigortalının sürekli iş göremezlik oranının % 13 olduğunun, 06.09.2012 tarihli karar ile de sürekli iş göremezlik oranın artma kaydıyla % 24’e yükseldiğinin belirtildiği, Bursa 2. İş Mahkemesi’nin 2008/276 esas sayılı ve onanarak kesinleşen maddi ve manevi tazminat davasında % 13 sürekli iş göremezlik oranı üzerinden hesaplanan 13.822,60 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsiline karar verildiği, kesinleşen dosyada alınan bilirkişi kusur raporunda olayın meydana gelemsinde davalı işverenin % 80, davacı sigortalının % 20 oranında kusurlu bulunduklarının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davalı şirkete ait iş yerinde pres makinasında çalışan davacı sigortalının sağ elinin pres kalıpları arasında kalması sonucu işaret parmağının kopması, avuç içinin ve orta parmağının yaralanması şeklinde meydana gelen iş kazası sonucunda sürekli iş göremezlik oranının % 13’ten % 24’e yükselmesine neden olan sebepler ile davacının tedavisini aksatması, başka işyerlerinde çalışması veya başkaca nedenlerle bu hususta bir kusurunun olup olmadığının araştırılarak, gerektiğinde doktor bilirkişiden rapor alınmak suretiyle çıkacak sonucua göre maddi ve manevi tazminat istemlerinin değerlendirilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
3- Kabule göre de,
Gerek mülga B.K’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi fizik (maddi) kişilik değerlerinin, yani yaşama hakkı ile vucüt bütünlüğünün ihlalinden doğan hallerde manevi zararın tazmini düzenlenmiştir. Manevi zarar, haksız eylemin sonucunda uğranılan fiziki kişilik değerlerindeki azalmanın karşılığı olup zarar gören tarafından takdir ve tayin edilebilir bulunduğu için bir defada istenilmesi gerekir. Birden fazla bölümler halinde istenemez. Başka bir anlatımla, üzüntü ve acıyı zamana yaymak suretiyle manevi tazminatın bölünmesi, yeniden dava konusu yapılarak miktarının artırılması olanağı yoktur. Yargıtay Genel Kurulunun 25.9.1996 gün ve 1996/21-397-637 sayılı ve 13.10.1999 gün ve 1999/21 684-818 sayılı Kararları da bu yöndedir.
Ne var ki; kişide olay anında meydana gelen cismani zararın zaman içinde gelişerek artış göstermesi nedeniyle ortaya çıkan fark için olay tarihinden sonra oluşan manevi zararın ayrıca istenebilmesi mümkündür.
Yapılacak iş, davacı sigortalının sürekli iş göremezlik oranının % 13 iken, gelişme ve artış göstererek % 24’e yükseldiği dikkate alınarak, oluşan fark maluliyet oranı ve kusur durumuna göre davacı yararına uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesinden ibarettir.
4-Öte yandan, iş kazası nedeniyle tazminat alacağı haksız fiile dayalı olup, faiz başlangıcı tazminatı doğuran zararlandırıcı olay tarihidir.
Somut olayda, davacı sigortalının sürekli iş grömezlik oranındaki artışın 06.09.2012 tarihinde meydana geldiği dikkate alınarak, hüküm altına alınan tazminatlara fazin maluliyet artış tarihinden itibaren uygulanması gerekirken, kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yukarıdaki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 13.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi. (YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ,Esas Numarası: 2014/3017, Karar Numarası: 2014/10719)